Kamu Gözetimi, Muhasebe ve Denetim Standartları Kurumu (2018) tarafından yayımlanan BDS 500 Standardına göre denetim kanıtı; “Denetçinin, görüşüne dayanak oluşturan sonuçlara ulaşırken kullandığı bilgilerdir. Denetim kanıtları, finansal tablolara dayanak (temel) oluşturan muhasebe kayıtlarındaki bilgiler ile diğer kaynaklardan elde edilen bilgileri içerir.” şeklinde tanımlanmıştır.
Denetçi, denetim sürecinde, denetlediği kurum veya kuruluşa ilişkin makul bir denetçi görüşüne ulaşabilmek için yeterli, uygun ve güvenilir denetim kanıtlarını toplamakla yükümlüdür. Bunun için denetçi, denetim kanıtı toplama işlemini denetim süresince devam ettirir (Durmuş, Otlu, & Özkan, 2018).
Denetim kanıtı toplamanın temel amacı, denetlenen işletmeye ilişkin gerekli bilgileri edinerek olası risk alanlarını tespit etmek, iç kontrol sisteminin işleyiş ve etkinliğini değerlendirmek ve yönetimin finansal tablolarda sunduğu bilgilerin doğruluğunu ve güvenilirliğini sınamaktır (Durmuş, Otlu, & Özkan, 2018).
Denetim kanıtlarının yeterli ve uygun olması, denetim kalitesinin belirleyici unsurlarından biridir.
Kamu Gözetimi, Muhasebe ve Denetim Standartları Kurumu (2018), denetim kanıtı uygunluğunu; denetim kanıtının kalitesinin bir ölçütü olduğunu, diğer bir ifadeyle denetçi görüşüne dayanak oluşturan sonuçlara destek sağlama açısından, denetim kanıtının ihtiyaca uygunluğu ve güvenilirliği olarak tanımlamaktadır. Aynı zamanda, denetim kanıtının yeterliliği ise bu kanıtların miktarına işaret eder; ihtiyaç duyulan kanıt miktarı, denetçinin önemli yanlışlık riskine ilişkin değerlendirmesiyle ve kullanılan kanıtların kalitesiyle doğrudan ilişkilidir.
Bu bağlamda, kanıtlar yalnızca yönetimin finansal tablolarda ileri sürdüğü iddiaların doğruluğunu desteklemekle kalmaz, aynı zamanda denetçilerin olası hukuki süreçlerde mesleki kararlarını savunabilmelerine de olanak tanır. Bu çift yönlü işlev, paydaşların denetime duyduğu güveni ve denetim kalitesine ilişkin algılarını doğrudan etkileyerek denetim kanıtlarının önemini artırmaktadır (İkvan & Demirkol, 2021).
Denetim kanıtının yeterliliğini etkileyen başlıca unsurlar; iddianın önemlilik düzeyi, ilgili hesaplara ilişkin risk seviyesi, kanıtın niteliği ve güvenilirliği, denetim sürecinin maliyeti, ana kütlenin büyüklüğü gibi etkenler olup, bu faktörler denetçinin uygulayacağı prosedürleri ve toplayacağı kanıt miktarını doğrudan şekillendirmektedir (Gönen & Yıldırım, 2019).
Denetim kanıtının güvenilirliğini belirleyen başlıca faktörler ise; Kanıtın ilgili yani geçerli olması, kanıtın elde edildiği kaynak, zamanlılık ve objektiflik olarak değerlendirilmiştir (Gönen & Yıldırım, 2019).
Bu doğrultuda, denetim sürecinde hem yeterli hem de güvenilir kanıtların sağlanabilmesi için, söz konusu unsurlar dikkate alınarak çeşitli kaynaklardan elde edilen kanıtların sistematik biçimde sınıflandırılması önem arz etmektedir.
Denetim kanıtlarının genel olarak muhasebe sisteminden elde edilen yevmiye kayıtları, defter-i kebir ve banka hareketleri gibi unsurlar ile fiziksel gözlem, dış teyit, analitik prosedürler ve sözlü beyanlar gibi destekleyici kaynaklardan sağlanan bilgiler temelinde sınıflandırılmakta ve fiziksel, doğrulayıcı, belgesel, görsel, sözlü, mekanik, analitik ve elektronik kanıt türleri altında incelenmektedir (İkvan & Demirkol, 2021).
Kaynaklar
Kamu Gözetimi, Muhasebe ve Denetim Standartları Kurumu. (2018). BDS 500: Bağımsız denetim kanıtları.
Durmuş, A. F., Otlu, F., & Özkan, Ö. (2018). Denetim Kanıtı Kalitesinin Denetçi Görüşüne Etkisi: Literatür İncelemesi. Akademik Yaklaşımlar Dergisi, 9(1), 66-88.
İkvan, A., & Demirkol, Ö. F. (2021). BAĞIMSIZ DENETİMİN KALİTESİNDE KANITLARIN ROLÜ. Birey Ve Toplum Sosyal Bilimler Dergisi, 11(2), 43-80. https://doi.org/10.20493/birtop.1025093
Gönen, S., & Yıldırım, F. (2019). Bağımsız Denetimde Kanıt ve BİST Uygulaması. MANAS Sosyal Araştırmalar Dergisi, 8(1), 1085-1097. https://doi.org/10.33206/mjss.492787